23 Haziran 2012 Cumartesi

Su Çürüdü Tuz koktu



Su Çürüdü Tuz koktu

Bu yüreği sana bırakıyorum, ey zaman 
Ağır geliyor bana, ondaki sevdanla yaşamak
Ellerimden zamana dökülen şiir haraçı
Neye dokunsa, kirleniyor gayrı sokaklar..
Ölüm üşüdü, su çürüdü, tuz kuktu!...

Geçmişten bu güne, ihanet emziriyor, günler
Masum bakışlar ile yüzleşir iken ihanetin yüzü 
Zaman aşımına dökülür dilimdeki ezgili şiirler
Düşleri kırık kandırılmış, halklar
Gayrı gezgin, mülteciydi kendi ülkelerinde.

Uykunun deliksiz karanlığında 
                        Yaşamakgibi bir şey 
Cami avlularındaki terk edilmişlik 
Ölçüleri çiğnenmiş hayatta  gebe yarınlar
Ki ölüm üşüdü, su çürüdü, tuz kuktu

Haydi mavzer kurşunuyla dilini bileyen çığlık
Kaz,derinlemesine yüreğinin duvarlarını 
İçinde sonsuzluğun ufkunu bulacaksın.. 
Son kazmayı özüne vur ki!
Kendi özünde kendini yeniden yaratacaksın

Ellerindeki bahar kokusu 
Kirpiklerindeki hüzün gamzesini,
Siler diye düşlemiştim 
            Yarına yüklenen acıları!
Ki yasak koydular ellerime, aşındı zaman
Korku kumaşından dokunan 
Yüzlerin mutluluğu üşüdü. Su çürüdü, tuz koktu
  
Artık yasak :                                           
Uzaklara saplanıp kalan gözlerin patikasında
                              Düşler ile yarına yürümek!..

Haydi mezarcı kaz,derinlemesine zamanı
Kendi içine doğru vur kazmayı
Kendi dağlarını yarat kazdıklarından 
Kendi özünde doğal cennetini bulacaksın.
Baksana  ölüm üşüdü su çürüdü tuz koktu!..

Koyaklardan akıp giderken,
Kıyılarında  gelincikler sevişen su 
Gölgesinde zamansız uçurumlar büyüten çınar 
Haydi vur dallarını bir birine
Ki iğnelensin yüreği nasırlaşmış insancıklar.

Kızıl ırmak yataklarından karşı ufuk çizgisine 
Dökülüp gelen nehir haydi ne duruyorsun öyle
Zaman tarihe sığmıyor,
_________Ölüm üşüdü su çürüdü tuz koktu!...

Abdullah Oral

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder